ZAMAN ALGIMIZ ÜZERİNE

Küçükken haftalar bana asırdı
Derken saat oldu derken saniye
İlk düşünce, beni yokluk ısırdı 
Sonum yokluk olsa bu varlık niye

Bu dörtlük, insanın zaman algısının yaşla birlikte nasıl değiştiğini veciz bir şekilde anlatır. Çocukken zaman insana sonsuzmuş gibi gelir. Bir hafta, bir ay ya da bir yıl, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi uzundur. Çocuklar için beklemek zor, sabırsızlıkla dolu ve zamanın her anı keşfedilmeyi bekleyen bir macera gibidir. Bir haftanın geçmesi bir asır gibi gelir çünkü her gün yeni deneyimlerle doludur.

Ancak, zaman ilerledikçe ve yaşımız arttıkça, bu algı dramatik bir şekilde değişir. Gençlik yıllarında zaman, halâ yavaş akıyor gibi görünse de, yetişkinlik döneminde hızlanmaya başlar. Günler hızla geçer, haftalar kısalır. Mevsimler ardı ardına birbirini kovalar ve bir bakmışsınız, bir yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçmiştir. Bu, pek çok kişinin tecrübe ettiği ve sıkça dile getirdiği bir hakikattir.

Zamanın bu hızlanışını açıklamak için birkaç psikolojik ve nörolojik teoriden bahsedilir. Çocukluk döneminde her şey yenidir ve beyin, her yeni tecrübeyi işlemekte daha fazla zaman harcar. Bu nedenle, zaman daha uzunmuş gibi algılanır. Yaş ilerledikçe, rutinler ve alışkanlıklar devreye girer. Beyin, tanıdık olayları daha hızlı işler ve bu da zamanın daha hızlı geçtiği hissine kapılmamıza neden olur.

Bu algı değişimi, kişinin varoluşu ve yaşamın anlamı üzerine derin düşüncelere dalmasına da yol açabilir. Dörtlükte de belirtildiği gibi, "Sonum yokluk olsa bu varlık niye?" sorusu, yaşamın geçiciliği ve ölümün kaçınılmazlığı karşısında, insanın kendi varlığını sorgulamasına neden olur. Yaş ilerledikçe, zamanın hızla akıp gitmesi, hayatın anlamı ve amacını daha derinden düşünmeye teşvik eder.

Her anın kıymetini bilmek, değerli anılar biriktirmek ve sevdiklerimizle daha fazla zaman geçirmek, bu hızla akıp giden zamanın içinde anlam bulmamıza yardımcı olabilir. Zamanın kaçınılmaz geçişi karşısında, hayatı anlam dolu olarak yaşamak, her anın kıymetini bilmek ve her fırsatı değerlendirmek, belki de bu sorunun en anlamlı cevabıdır.

Nihayet, zaman algısı yaşla birlikte değişirken, bu değişim insanı derin düşüncelere ve yaşamın anlamını sorgulamaya iter. Zamanın hızla geçişine rağmen, her anın kıymetini bilmek ve hayatı anlamlı kılmak lazım.