DEĞİŞEN DÜNYADA YALAN VE İNSAN

Belki en büyük savaşları çevremizde, dost diye bildiğimiz insanlarla yaşıyoruz. Duygularımız sözlerimizle çarpışıyor, hayat yaşamımız insancıl duygularla vuruşuyor, bazen hoş olmayan davranışlarımız, başkalarına acı verecek hesabını yapamıyoruz...

Bazen dost bildikleriniz, gözünüze baka, baka yalan söyler, önünüzden vurur sizi. Ama siz ona söyleyecek hiç bir söz bulamazsınız. Bütün sözcükler yetersiz kalır. Sanki karanlık sularda boğulur gibi olur, şöyle dersiniz; Hayat acımasız, dostluklar yalan, vaatler yalan, Sözler yalan, gülüşler yalan, ne yana dönsem yalan...

Kendi kendinizle savaşıp, cevaplarını bilmediğiniz sorularla allak bullak olursunuz...

Dostlarınızla paylaşacağınız, İsteklerinizi, coşkularınızı, özlemlerinizi, sevgiyi, saygıyı ve üzüntüyü, yaşamaya başladığınızda hayatın size kurduğu tuzaklarla pusuya düşüyor, mutluluğa doğru coşkulu bir koşu tutturma isteği en olmadık anda kaçıp gidiyor hayatınızdan…

Hayatımızı sürdürmek için insan olma vasıflarını yerine getirmekle olur. Mal,mülk ve para hırsı maalesef bazı insanlarımızı yalana ve hiç hoş olmayan davranışlara sevk ediyor...

Bizim isteklerimiz başkasına acı verecekse, bize çektireceği acı, sevdiğimiz birinin çekeceği acıdan daha mı az yaralar bizi?

Bizim mutluluğumuzun yolu bir başkasının mutsuzluğundan geçiyorsa, bu yolu mutlaka değiştirmemiz gerekliliğine inanmalıyız…

Geleceğimizi kurarken, başkalarının hayatlarına dokunmadan, acınacak yaralar açmadan huzurlu ve mutlu bir şekilde bütün duygularımızla barış içinde yürümeliyiz…

Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer...

“Yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir”....

İşte bu noktada yazıma son vermeden önce Hz Ali’nin(r.a) güzel bir sözünü aktarmak istiyorum: “Söz ağzınızdan çıkıncaya kadar sizin esirinizdir; Ancak söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz”.

Yalansız, riyasız bir hayat yaşamamız dileklerimle…