cozum-ortaklarimiz-ile-soylesi-3

ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ İLE SÖYLEŞİ-3

ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ İLE SÖYLEŞİ-3

Derneğimizin, alışverişlerde, üyelerimiz ile arasında köprü vazifesi gören, iş verenlerimiz (biz çözüm ortağımız diyoruz) ile gerçekleştirdiğimiz söyleşinin ekim ayı konuğu Çaykara'nın sevilen simalarında, fotoğrafçılıkta yılların emektarı hatta duayeni FERHAT YILDIZ oldu.

Kendisi ile yaptığımız söyleşiyi istifadelerinize sunarız.

A.Gökhan ŞAHİN: Ferhat Bey, fotoğrafçılığın duayeni olarak sizi bizler çok iyi tanıyoruz. Değerli hemşerilerimize kendinizi tanıtabilir misiniz?

FERHAT YILDIZ: 1959 Çaykara Akdoğan Mahallesinde doğdum. İlk okulu Akdoğan köyünde (o zamanlar köy idi), ortaokulu Çaykara’da okudum. 1979 yılında askere gidip askerlik dönüşü evlendim. Zaten ortaokul yıllarında baba mesleği olan fotoğrafçılığa askerlik dönüşü devam ettim. Çaykara Dernekpazarı Kültür ve Dayanışma derneğinde yönetim kulunda görevler aldım. 1985 yılında kurulan Çaykaraspor’un kurucuları arasında yer aldım. Önce Çaykara’da sonra da Trabzon Uzun Sokak’ta fotoğrafçılık mesleğimi icra etmeye devam ediyorum.

A.Gökhan ŞAHİN: Ferhat Bey, nereden çıktı fotoğrafçılık merakı? Gerçi meraktan ziyade aşk desek daha doğru olur herhalde)

FERHAT YILDIZ: İlkokul yıllarında babamdan (burada babama bir parantez açmak istiyorum; rahmetli babam 1949 yıllarında askerlik dönüşü Çaykarada fotoğrafçı dükkanı açan ve “Foto Mehmet” olarak bilinen kişidir) film yıkamayı ve fotoğraf çekmeyi öğrendim. Babama yardım ile başlamış, sonraları daha de merak salarak ve en önemlisi sonrasında da mesleği severek devam ettirme kararı aldım. Baba mesleği olması, artık bir sevgi oluşması ve babamın sağlık sorunları nedeniyle hepten işin içine girmeme vesile oldu. Bir anlamda mesleğe olan sevgim aşka dönüşmesi biraz da zorunlu olarak doğmuş oldu.

A.Gökhan ŞAHİN: Ferhat Bey, herhangi bir fotoğrafçılık eğitimi aldınız mı?

FERHAT YILDIZ: Fotoğraf eğitimini babamdan aldım diyebilirim. Daha sonrasında merak ederek bir çok araştırmalarım sonucunda Trabzon’da olan Stüdyo Arkadaş sahibi Feridun AYDIN’ın kardeşi Hikmet AYDIN ile renkliye yönelme, öğrenme ile devam etti.

A.Gökhan ŞAHİN: Ferhat Bey, fotoğrafçılık ruhu veya fotoğrafçı ruhundan bizler bahsedebilir misiniz?

FERHAT YILDIZ: Fotoğrafın ruhu; o anı durdurarak, dondurarak anılara canlılık aktararak o anı yaşamak, yaşatmak; hatırlamak ve hatırlatmak için vardır. Çektiğimiz manzara fotoğrafı olabilir, aile fotoğrafı, portre, düğün vs. olabilir, önemli olan çekimde çekileni içinde yaşayarak, işine kendini vererek yapmak lazım yoksa başarı gelmez; ruhun derinliklerine varmakla olur fotoğrafçılık.

A.Gökhan ŞAHİN: Fotoğrafçılık hayatınızda yaşadığınız en zor ve en ilginç anılarınız nelerdi?

FERHAT YILDIZ: Çaykara'da fotoğrafçılık bir de gazetecilik yıllarım olmuş sene 1989. Türkiye- Sovyetler Birliği maçına gazete foto muhabiri olarak gittim. O zaman komünizm ile devam eden Gorbaçov döneminin sonları idi. İlk olarak giden Türk gazetecilerden idim. Çok da soğuk bir havada maç oynandı, 2-0 yenilmiştik. Saha kenarında fotoğraf çekerken üşümüş vaziyette Rus kameraman beni canlı yayında çekmiş renkli televizyonların ilk yılları renkli yayında tam tv ekranı görüntüsü vermiş Türkiye'ye gelince seni televizyonda gördük televizyoncuya ne verdin de sadece seni yayınladılar esprisi ile karşılaştım ilginç bir anımdı.

Kenan Evren dönemi 1980'li yıllarda Çaykara Derindere köyünde okuma yazma kursu başlatıldı. Herkes ilkokul mezunu olacak. Diploma seferberliği başlatılmış köyde. 15 kişi fotoğrafları çekilecek, kış ayı, ocak ayı veya köylü Çaykara'ya gelecek ya da ben oraya çıkmam gerekiyor. Köylü yaşlı gelmelerini içim el vermedi. Uzungöl’e kadar zincir takarak geldim. Asofoliza (Derindere) köy gençleri 6-7 kişi beni karşıladılar, saat 11.00 gibi. Yaya 7 saatte köye vardık kar üstünde. Tipi soğuk oraya gece varınca sıcak bir eve girdik ve ben hemen uykuya daldım yorgunlukla. Sabah kalkıp yaşlı öğrenciler, diploma adayları; en genci 60 yaşında, amca, teyze, dedeler... 85 yaş dahil. Vesikalıklarını çektim 7 saatlik yoldan bu sefer güneşli bir havada Uzungöl'e doğru yola girdim yol arkadaşlarım aynı köyden 6-7 kişiyle yolda çığ tehlikesi atlattık. Sağ salim Uzungöl'e oradan da ilçeye vardık. Bu anımda ayak tırnaklarım donmuş, simsiyah olmuş, daha sonra da çıkmışlar. Böyle günlerden geçerek geldik bu günlere. Bu da en zor anılarımdan biri idi.

A.Gökhan ŞAHİN: Çaykara’dan Trabzon’a yolculuğunuz nasıl başladı?

FERHAT YILDIZ: Renkli fotoğraf yılları 1981-1988 arası. Trabzon'da fotoğraflarımı bastırıyordum. İlk renkli fotoğrafı başlatan (Fera Color) Feridun ağabeyimle kardeşi rahmetli Hikmet Aydın'a baskılarımı yaptırıyordum. Hikmet Aydın bana fotoğrafçılığı renkli baskıyı öğreten, meslek hayatıma dönüşümü artırarak büyüten kişidir. 1987 trafik kazasında kaybettim, benden 3-4 yaş küçüktü ama fikirleriyle, girişimciliği ile bir bölümdü diyebilirim. Çaykara’da fotoğrafçılıkla beraber babadan kalma köy marketi gibi manifatura, kumaş, bakkaliye ve her türlü züccaciye gibi ürünleri sattığımız bir bakkalımız vardı. Bana tek iş yapmalısın ya fotoğraf ya da bu karmaşık mini marketi tercih et demişti.

Sence ne yapmalıyım diye sordum? Sana modern fotoğrafçılık yakışır deyince tamam dedim. Ben gidiyorum az sonra geleceğim dedi, gitmiş bir keser almış 5-6 tane büyük çuvalla gelmişti. Hala ne yapacak diye düşünürken rafları indirmeye başlamıştı çuvallara. Doldururken tut, bana yardım et dedi ama ben de babamın tezgahı ne yapıyoruz şoku ile çaresiz yardım ediyordum ona. Daha sonra raflara sıra gelmiş onları da kırmıştı. Ortaya harabe bir dükkan kaldı. Malzemeleri bir depoya, daha sonra, fakirlere ya da eve dağıtmak üzere ayırmıştı. Şimdi ne yapalım dedim, o yıllarda otomobili olan Çaykara'da 3-5 kişiden biriydim, gidiyoruz Of'a demişti. Ben de tamam demiştim. Lambiri ustası var ona gidiyoruz, Şevket usta. Şevket Usta'nın köyüne vardık, konuştuk Of'tan keresteyi aldık aynı gün dükkanı tadilata koyduk. Böylelikle makineleri değiştirdim.

O dönem Trabzon'da Stüdyo Arkadaşta olan Mamia RB67 makinenin aynısını Almanya'dan getirdim. Uzungöl’ün en güzel fotoğraflarını onun sayesinde Türkiye'ye sevdirdim. 1987'de kardeşim Hikmet'in ölümüyle, Trabzon'da işin çokluğuyla, hizmet yetiştiremez olduk. Laboratuvar açma gereksinimi içimde doğdu. Rize'de bu işi benden iyi bilen bir arkadaşla Trabzon'da Karfo’yu (Karadeniz Fotoğraf) kurduk. Ortak olduk. 21 sene ortaklık yaptım, abi kardeş gibiydik. 3 mağaza kazanmış olmuştum Trabzonda. Böylece Trabzon’a gelmiş olduk. Fotoğrafçılığın, film baskı, çekim olayından sonra cep telefonlarıyla çekim sonrası bir duraklama dönemine girmesiyle birinci mağazamı kapattım halen Uzun Sokak’ta bir de Kalkınma Mahallesi'nde olmak üzere iki mağaza ile devam ediyorum.

A.Gökhan ŞAHİN: Fotoğrafçılıkta ilham kaynağınız var mı?

FERHAT YILDIZ: Fotoğrafçılık sevgi işi, başarı öncelikle mesleği sevmekle başlıyor. Çocukluk aşkıyla başlayan bir tutku diyebilirim. Mesleği sevmek kendimi geliştirmek teknolojiyi yakalamak belki de zirve yapmak

A.Gökhan ŞAHİN: Hedeflerinizi tamamladınız mı? Var mı hedefiniz bu saatten sonra?

FERHAT YILDIZ: Fotoğrafçılıkta tüm evreleri yaşamış, Trabzon'da mesleğini devam ettiren ender kişi olduğumu düşünüyorum. Bu evreler Aliminot siyah beyaz fotoğrafçılık, elektrikler olmadan fotoğraf çekme tap etmek, en eskisi 1900'lü yıllardan 1980 yılına kadar süren serüven. Çaykara'da elektrikler gelmeden olan fotoğrafçılık dönemim var mesela. Çaykara'da belediye jeneratörlerle geceleri elektrik üretim yaptığı dönemde akşamları da film çekerek daha iyi fotoğrafları verme hizmeti yaptık babamla. Elektrik dağıtımı gündüzleri de başladı artık, kalitede yavaş yavaş ilerlemiş oldu. Hedefimizin zirvesinde mesleğe devam ediyorum.

A.Gökhan ŞAHİN: En çok ne fotoğraflamayı seviyorsunuz??

FERHAT YILDIZ: Fotoğraf çekmeyi ve de çekilmeyi çok seviyorum. Uzungöl resimleri çekmenin yanı sıra en çok insan portresi; 1 yaşına kadar bebek fotoğrafları çekmeyi çok seviyorum. Bu masumiyeti görüntülemek yani kayıt altına almak ayrı bir haz veriyor bana. Bununla alakalı İskenderpaşa Cami yanında 1994 yılında açmış olduğum Karfo Color fotoğraf stüdyo açılışında 30 gün tüm Trabzon'da ücretsiz 5 yaşa kadar çocuk portre fotoğraf çekimi yaptım. Genellersek doğa, bebek resmi ve Uzungöl en çok çektiğim ve fotoğraflamayı sevdiğim nesnelerdir.

A.Gökhan ŞAHİN: Fotoğrafçının yanında taşıması gereken ekipmanlar neler idi, şimdi nasıl?

FERHAT YILDIZ: Fotoğrafçı eskiden yanında olmazsa olmaz film çantası, tripot çantasında; manzara çekiyorsa geniş açı kaliteli lensi bulundurmak zorunda idi. Lenslerde polarize filtresi belki gerek varsa flaşı mutlaka çantasında bulunurdu. Günümüzde dijital çekimler daha yaygın olduğundan dolayı birçok parçaya ihtiyaç duyulmamaktadır artık.

A.Gökhan ŞAHİN: Fotoğraf makinelerinde en çok sevdiğiniz marka hangisidir?

FERHAT YILDIZ: Fotoğrafçılıkta Nikon markası şimdiki yıllarda kullandığım ekipmanlar olmuştur aynı zamanda bölge bayiliğimizle 30 yıldır hizmetle satışını yapıyoruz. En iyisi hangi markadır sorusuna gelince bence Nikon’dur ama taşıdığın makineyi bilmek, kullanmak marka seçiminde çok önemlidir. Elinizin altında en iyi marka olsa bile eğer kullanmasını bilmiyorsanız, ışığı ayarlayamıyorsanız, marka önemli değildir. Günümüzde Nikon, Canon, Sony, Fuji markaları fotoğrafçılıkta değerlidir. Bunun yanında en iyi pahalı markalardan Leica, Hasselblad değerli markalardır.

A.Gökhan ŞAHİN: Sizce fotoğrafçılık sanat mıdır?

FERHAT YILDIZ: Fotoğraf, fotoğrafçılık tabii ki sanattır. Eğer bunu geliştirirseniz ki zorundasınız, sanatı icra etmiş oluyorsunuz. Eğer geliştirmezseniz, geri kalırsanız, sanatı sanat olmaktan çıkartır ve hatta fotoğraf sanatına haksızlık etmiş olursunuz. Birçok eski, sanat icra edenler, piyasadan silinmiş isimleri kaybolmuş devamları gelmemiştir.

A.Gökhan ŞAHİN: Fotoğraf makineleriniz ve diğer ekipmanlarınız ile fotoğraflarınızın bir arada olduğu bir sergi açmayı düşündünüz mü hiç?

FERHAT YILDIZ: Fotoğraf makineleri benim hobim olmuş yıllarca biriktiriyorum. İş yerimde ve evimde sayısızca makine vardır. Ama en önemlisi uzun gölde Dursun Ali İNAN müzesinde 500'den fazla irili ufaklı fotoğraf makine ve ekipmanlar ile müzeye destek oluyorum. Arzu ettiğim Çaykara'da babamdan kalma TOKİ mağduru olarak, alamadığım eski dükkanımda, eski fotoğraflarımla, makinelerimle müze açmaktı, olmadı. Uzungöl'ü beraber tanıttığım Dursun Ali İnan abime destek olmakla yetiniyor ve devam ediyorum.

A.Gökhan ŞAHİN: Gelecek nesillerden fotoğrafçı yetiştirdiniz mi?

FERHAT YILDIZ: Yanımda çalıştırdığım bir sürü elemanım olmuştur, yüzlerce diyebilirim. İçlerinde çok iyileri, ahde vefa duyanları olduğu gibi bazen de vefasızları ile karşılaşmışımdır; vefasızlardan bahsetmek istemiyorum. Vefa çok önemlidir, kimisi benden çok artı almış kimisi de eksiler de. Hayatı dolu dolu yaşamış, heybesinde her şeyi görmüş bir insan olarak çocuklarıma, “her kim size iyilikte bulunur emek verirse onu her zaman minnet, sevki ve şefkatle karşılayın” nasihatim ve vasiyetim olmuştur

A.Gökhan ŞAHİN: Gelecek nesil fotoğrafçılar için önerileriniz nelerdir?

FERHAT YILDIZ: Gelecek nesile fotoğrafçılık mesleği ile ilgili şunu söylemek isterim önce araştıracak ben bu mesleği yapabilir miyim kendim kendini geliştirecek gerekirse fotoğrafçılıkla ilgili kitap okumalarını mesleğin geçmişi şu anki seviyesini araştırsın kendine güvensin alacağın makine ekipmanlarını iyi hissetsin sanatı seçsin parayı değil işini iyi yapsın müşteri ilişkileri iyi olsun para her zaman ikinci planda olarak görsün sevgi hem mesleğin hem de insanlığın ilacıdır

A.Gökhan ŞAHİN: Derneğimizin üyesi olarak hemşerilerimize son olarak neler söylemek istersiniz?

FERHAT YILDIZ: Tüm sorularınız için size çok teşekkür ederim ama benim için en özel soru budur diyebilirim. Öncelikle hemşerilerimiz her şeye layık kişilerdir. Ben hemşerilerimi çok seviyorum, beni her zaman tercih etmişlerdir. Onların desteğiyle bu günlere gelmişimdir. Bu da bir vefa örneğidir. Nereden geldiğimizi unutmayacağız, arkamıza bakacağız. Yine bir anımı anlatmak istiyorum aklıma geldi. Sene 1989 Trabzon'da dükkanımı açtım. Çaykara ile beraber yürütüyorum. 10 yıllık Çaykara esnaflığımda veresiyem çok olmuş, kimisine de elden para vermişimdir. O yıllarda Arabistan'a işçi gitmeleri, Almanya'ya giden olmuş elden yardımlar yaptığım arkadaşlarım vardı. Bu veresiye ve elden verdiğim meblağlar dövize çevrilince 25.000 mark yapıyordu. Hani eskiden deyimiyle kara kapaklı defter. Trabzon'da işim çok çok iyi. Ben Çaykara’yı bıraktım. Alacağımın peşinde olamam, içimden, beni Trabzon'a gönderen Çaykaralılar olmuştur ben alacaklarımı unutayım. Silmem için kara kapaklı defteri yakmam lazım dedim. Aynısını yaptım, sobaya attım, yaktım. Yıllar geçti bir kişi Çaykarada, çok sevdiğim esnaf komşum; bana, sana şu kadar borcum var, göremedim seni, bunu al da helalleşelim dedi. Ben de, hakkımı helal ettim, hiç kimseden bir talebim yok, koy cebine istemiyorum dedim. Benim için hepsi iyidir veren vermeyen hepsine hakkım helaldir. Derneğimiz Trabzon'da örnektir. Cemiyet faaliyetlerine destek veren kişi, yöneticiliğini yaptığım, bir üyesi olarak, çalışmanızı çok beğeniyor takdir ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum. Tüm hemşerilerimden bu derneğe sahip çıkmalarını diliyorum. Dernek hepimizindir. Maddi manevi her türlü desteğimizi esirgememiz gerektiğini düşünüyor, herkesi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

Yorumlar(0)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır.
Müşteri destek ekibimiz sorularınızı cevaplamak için burada. Bize herşeyi sorabilirsiniz. WhatsApp ile size anında dönüş yapılacaktır.
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?